YÜKSEK KOLESTEROLEMİ VE GÖZ SAĞLIĞI
Yüksek kan kolesterol seviyelerinin gözde izlenebilen belirtileri vardır. Yüksek serum kolesterol seviyeleri herhangi bir hastalığa henüz yol açmadan önce bu belirtiler göz hekiminiz tarafından tespit edilebilir.
Yüksek ve dengelenemeyen serum kolesterol seviyeleri sıklıkla yüksek kolesterol semptomları diye adlandırılan çeşitli kardiyovasküler problemlere yol açabilir. Her hangi ilişkili bir hastalığın yokluğunda yüksek serum kolesterolü belirti vermeden sessiz kalabilir. Kişi risk altında olduğunu bilmeden sağlıklı hisseder. Bu yüzden 20 yaşını geçen bireylere her 5 yılda bir serum kolesterol seviyelerini ölçtürmeleri önerilir.
Ancak kolesterol yüksekliği herhangi bir hastalığa yol açmadan, gözde çeşitli tabakalarda birikerek görünür hale gelebilir ve bu durum yüksek serum kolesterol seviyeleri için uyarı niteliğindedir. Muayenede göz doktoru tarafından fark edilen kolesterol birikimine ait bulgular yüksek kolesterole bağlı hastalıklar henüz ortaya çıkmadan, sessiz seyreden serum kolesterol yüksekliklerinin tespit edilmesini sağlayabilir.
Gözde kolesterol birikimleri göz kapaklarında, gözün saydam ön tabakası olan kornea tabakasında ve gözün arkasında görmeyi sağlayan sinirlerin bulunduğu retina tabakasında izlenebilir.
Göz kapaklarında sarı renkli kolesterol plaklarının görülmesine ksantalezma denir. Ksantalezma sık görülen ve genellikle her iki göz kapağını simetrik olarak etkileyen bir durumdur. Genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde izlenir. Özellikle genç erişkinlerde görüldüğünde serum kolesterol yüksekliği ile ilişkili olabileceği düşünülmelidir. En sık üst göz kapaklarının burun köküne yakın kısmına yerleşim göstermektedir. Yağ plaklarını oluşturan, göz kapak cildinde dermisin üst tabakalarında yerleşen kolesterol dolu makrofaj hücreleridir. Ksantalezma kötü huylu bir lezyon değildir. Klinik şikayetlere neden olmaz; görme işlevini etkilemez. Tedavi kozmetik amaçlı olarak lezyonların lokal anestezi altında çıkarılmasıdır. Oluşumunda genetiğin rolü vardır. Serum kolesterol seviyeleri kontrol altına alınsa bile tekrarlama görülebilir.
Kornea gözün şeffaf ön tabakasıdır; saat camı gibi bombe görünümlüdür. Kornea, göze giren ışınlar için adeta bir pencere görevi görür. Yaş ilerledikçe kornea kenarında çepeçevre açık gri sarımtırak bir halkanın (arcus senilis) ortaya çıkmaya başlaması normal kabul edilir ancak bu durumun 45 yaş altı bireylerde görülmesi (juvenil arcus senilis) serum kolsterol seviyelerinin yüksek olduğunu gösteren bir bulgudur. Serum kolesterolünün yüksek seyrettiği durumlarda korneanın derin tabakalarında kolesterol depolanmaya başlar.
Ayrıca genetik korneal yağ metabolizması bozukluğuna bağlı doğumsal hastalıklarda 20 li yaşlarda saydam kornea tabakasının orta kısmında kristal tanecikleri gibi oval parlak yağ depositleri birikmeye başlar. Bu hastaların yaklaşık yarısında serum kolesterol seviyeleri yüksekken diğer yarısında serum kolesterol seviyeleri normal düzeydedir. Yağ kristallerinin esas birikme nedeninin, serum kolesterol seviyelerinin yüksekliğinden ziyade, kornea tabakasındaki yağ metabolizmasının bozukluğu olduğu düşünülmektedir. Bu yağ taneciklerinin içeriği fosfolipidler ve kolesteroldür. Korneanın merkezine yerleştikleri için yaşla birlikte artan görme bulanıklığı oluştururlar. Tedavi eximer lazer ile göz yüzeyinin temizlenmesi şeklindedir.
Gözün arkasında görme sinirini oluşturan ışığa duyarlı özel hücrelerin ve gözü besleyen ince damarların bulunduğu tabakaya retina denir. Gözbebeği genişletilerek bu tabakanın muayenesi yapılır. Gözün arkasındaki ince damarların görünüşü bize vücuttaki damar sisteminin genel durumu hakkında bilgi verir. Yüksek serum kolesterol seviyeleri gözün retina tabakasındaki bu ince damarların duvarlarında kolesterol birikimine yol açabilir. Bu durumda göz muayenesinde damar duvarında kolesterol plakları ve bu plakların damardaki kan akışını azalttığı görülür. Kolesterol plağı damarı tamamen tıkadığında o gözde kan akımının durmasına bağlı görme kayıpları yaşanabilir. Plak yerinden oynadığında kan akışı geri döner ve görme düzelir. Bu durum tanı konulmadığında gelip geçici görme kaybı atakları şeklinde devam edebilir. Gözün arkasındaki damarlarda kolesterol birikiminin gözlendiği durumlarda, özellikle kalpteki koroner damarlar ve beyindeki küçük damarlar gibi, vücuttaki diğer ince damarlarda da kolesterol birikimine bağlı dolaşım bozuklukları olduğu varsayılır.